18 Eylül 2011 Pazar

Sessizlik var.

Bazen sessizliğin içine yalnızlığımla konduğum zamanlar oluyordur benim.

Sessizlik,bazen sensizlik bazen acı,bazen çığlık...bazen de kendini ifade etme şeklidir ,ya da diğer bir deyişle fırtına öncesi sessizlik misali son düşüncelerin gerekli eşik değerini aşmak için istenen aktivasyon enerjisinin hazırlanma sürecidir.(mühendislik işte sessizliği de kimyasal reaksiyona soktum gibi oldu bağışlayın.neyse.)

Yerine ve adamına göre öyle anlar gelir ki; sessizlik bazen verilmesi gereken en iyi cevaptır,çünkü o değerli kelimeleri sihirleyip altın tepside sunmayı başarsanda yaralanan ruhunu ifade edemezler.O heyecanı tekrar..

Bazen sahipsiz bir bank a oturduğunda da,o an senin için kuşlar,yapraklar,ağaçlar,dağlar...vs. seninle konuşmaya başlar gibi her şey özgürleşir ve ruhlaşır. Bu yuzden sessizlik anında her şey özgürdür,özgür kılınmıştır çünkü.Öylece aradığın şeyin anlamını renklerde ararken bulursun kendini.Ve bundan sonra günlük yaşamda,rüyalarında renkleri sahiplenmeye  başlarsın..renkler umuttur,gelecektir çünkü,resimler renklere büründükçe deli dolulaşır çünkü.



Bazen ise ne gelmek ne de gitmek ,yaşamın en zor yanı özellikle sessizce beklemek zorunda hissetmektir kendini.Ben de o anlardan birindeyim,belki bu yazıyı yazarken sessizliğimi bozmuş oluyorum zaten her kelime her bakış her nefes tam anlamıyla düşünüldüğünde sessizlik...



Bu yazıyı yazarkenki sessizlik benim için özeldi.
Tabi buna sessizlik denilirse..

11 Eylül 2011 Pazar

hayalsiz hayat mı olur

     Bir hayale teslim olduğumu farkettiğim zamanlar olur hatta her insanın oluyordur bence.bir filmi hem ustaca yönetip ,hem de kusursuz oynamaktır hayal kurmak ve aynı zamanda sonsuz bi havuzda bir balık olmaktır bence.Üstelik beleştir.Bazen o kadar eğlenceli ve zevklidir ki,ne gözünüzü kırpmak ne nefes almak ne de yerinizden kıpırdamak istersiniz,oracıkta zamanı durdurup,resmi dondurur;o resimle tekrar hayata bağlanırsınız.

     
     Tabi Evren ve adamları adil yaklaşır bu duruma ,adil olacakya güya 'kırar' geçer ortalığı bir nanik yapar gibi(!).Yüksek beklentilerle kurduğumuz hayallerin doğal sonucu olaraktan 'hayal kırıklığı' gerçeğiyle karşılaşırız.Bazıları için depresyonun kapısı aralanır ve bence yanlışır ,gereksizdir o kapıdan içeri girmek.Ben şahsen böyle bir durumda hayata  hiç düşünmeden şu çatal gibi yaparım,öyle de zevk alırım ,öyle de zevk alırımki sorma gitsin.Sonra bildiğim mücadeleye devam.




     Özellikle,biz erkekler için en büyük hayal kırıklığında kadınlar başroldedirler.Ama kırılıncaya kadar kurduğumuz hayalleri de hiçbir şeye değişmeyiz ve bunlar için biz kadınlara müteşekkirizdir her zaman.Çünkü her hayal kırıklığından öyle yada böyle kesinlikle tecrübe kazandığımızı düşünüyorum.O yuzden diyorum ki hayalsiz yaşayana bir yaşamayana bin...

Paul bernanke

 bi masalla başlıyorum.